HEKİMSEN SENDİKASI BASIN AÇIKLAMASIDIR

 

 

Çok değerli basın mensupları;

Yıllara sarihan değişen ve gelişen sağlık sistemimiz içinde hekimlerin rolü yadsınmış, muayenehaneler kapatılırken hekimlerin hakkı ya hiç verilmemiş veya rant peşinde koşanlara verilmiştir. Son olarak, Korona salgını sırasında hekimlere verilen hiçbir söz tutulmamış tevil edilerek geçiştirilmiştir. Bunlara örnek Tüm halkımıza açıklama yapılarak hastanelerde çalışanlara tam ek ödeme verileceği söylenmiş ama hekimlere verilmemiştir. Daha sonra Covid Polikliniklerinde çalışanlara diye değiştirilmiş ama 30 gün şartı getirilmiş ancak hafta sonu izinlerinde bile çalışmanız gerekli gibi komik bir açıklama getirilmiştir. Ancak sağlık personeli toplum ortalamasına göre 10 kat fazla Covid-19 mikrobu kapmış, hekimlerde ortalama 4 kat fazla can vermiştir. Bu hastalıktan ölen sağlık personeline ne görev şehidi denmiş, ne de bu durum meslek hastalığı olarak gösterilmiştir.

Aile Hekimlerine pozitif performans verilecek denmiş ama verilmemiş, işleri içinde gerekliliği tıbben sorgulanabilecek ve iş yükü hesaplaması yapılmadan işler verilmiş, sistem tarafından otomatik olarak verilebilecek rapor standardına girmeyen karantina raporunu vermesi istenmiş, sistem gecikmeleri nedeniyle olan problemlerde hekimler hastalar ile yine karşı karşıya getirilmiştir.

Bütün mesleklere çeşit çeşit avantajlar tanınmış. Hekimler Covid pozitif çıkmadan rapor bile kullanamamış, hatta hasta halde çalıştırılmış, hasta olup rapor kullansalar aile hekimleri iseler ücretleri kesilmiştir.

Tıp Fakültesi eğitimi, sendikamızın yaptığı bir araştırmada mühendisliğe göre 3,2 kat daha fazla ders saati sayısı içerir. Hemen hiçbir öğrenci üniversitesinden atılmazken Ankara Ü.T.F örneğinde, 90 yıllarda öğrencilerin ortalama % 10-15’i okuldan en az bir kere atılırdı. Hekimlerin günlük konuştukları kelime farklılığı normal populasyonun 2 katı, kendine en yakın meslek grubunun % 20 daha fazlasıdır. Devlete bağlı Tıp Fakültelerinin en düşük puanı tüm sınava giren öğrenciler içinde ilk 14 bin kişiye girilmesini gerektirmektedir. Tıpta uzmanlık yapmak ise başka mesleklerle karşılaştırılamayacak şekilde zordur.

Bütün tıbbi işlemlerinin tamamı ve bunların kontrolü, güncellenmesi, devamı bu eğitime bağlıdır. Diğer sağlık personeli ise ancak hekimlerin verdiği hizmetin miktarını artırır, ona destek olur ve hastayla temasını kolaylaştırırlar. Hekimlik meslek grubundan başka hiçbir meslek, hastalık için tanı koyamaz, tedavi veremez, tedaviyi sürdüremez.

Birçok kazanç grubunun gelirleri veya bu gelirlerin artması için hekimlere ve hekimlerin çalışma merkezlerine bağlıdırlar. Örneğin bir Aile Sağlığı Merkezine yakın yerde dükkan kiraları 500 TL’den 9 bin TL çıkar, bütün ecza sanayi, tıpla bağlantılı işletme hekimlere bağlı faaliyet gösterir, ama hekimlerin hakları küçümsenir. Görüldüğü gibi büyük bir kesim hekimlerin vesilesi ile kazanç sağlarken hekimlerin hakkı kaybedilir, sorumluluk ve tasarruf verilir ama güvenlik verilmez. Günde ortalama 30-40 saldırıya maruz kalırlar.

Tüm diğer sağlık personelinin özlük hakları diğer bakanlıklarda ki aynı kıdem ve eğitimde çalışanlarla eşitlenir ancak onların hakları da görmezden gelinirken, hekimlerin özlük hakları düzenlenmez. Maaş katsayıları 3600 olan hekimler, eğitim düzeyi hatta lise olan devlet çalışanıyla bir tutulur ancak ek ödeme denen bir ödemeyle desteklenir ama basına yapılan hekimin kazancı açıklaması alabileceği maksimal rakam olarak verilirken o rakamın yarısını bile hekimler çoğunlukla alamaz. Zaten bu aldığı da emekli maaşına yansımaz ve emekli olamaz, olursa ihtiyaçlarını karşılayamaz. Zorunlu emeklilik yaşı hekimler için 72’ye yükseltilmiştir. Yani ortalama emeklilik süreleri nispi olarak çok kısadır. Adeta teşbihte hata olmasın ‘hem etinden hem sütünden istifade edilir’, sistem içinde heba edilirken, kendisini geliştirmesi desteklenmez ama bakamayacağı kadar çok hasta bakması istenir. Eksik bir tıbbı bakış açısıyla şekillendirilmiş Aile Hekimliği sisteminde hekimler hekimlik yapamaz ve sekreterlik işleriyle uğraştırılır.

TTB’nin politik açıklamaları bahane edilerek bütün hekimler aynı kefeye konulur ve 14 Mart Tıp Bayramı unutturulmaya çalışılır. Sizlere hangisini anlatalım bilemiyoruz. Bu konular sizlere belki konu konu teferruata girebileceğimiz bölümler halinde daha uzun süreler içinde belki özel haber programlarında verilebilir, ancak son olarak;

Hekimsen Sendikası olarak 25.09.2020 tarihinde Sağlık Bakanımıza bir mektup gönderdik, kendisi için malum olan bazı bilgileri tekrar ifade ederek ülkemizin de genel durumu göz önüne alınarak makul olan 5 talep ilettik. Bunlar olmazsa olmazlarımızdı. Esas olarak ise burada 3 talep vardı. Bu taleplere Sağlık Bakanlığımız henüz cevap vermemiştir. Özet Olarak;

Sağlıkta Şiddet:

Hekim arkadaşlarımızın özellikle üstünde durduğu taleplerin başında sağlıkta şiddet yasasının yetersizliği ve bu nedenle hekime olan saldırılara engel olamamasıdır. Mesela yanlış da olsa hâkimlerin verdikleri kararlar için hiçbir ceza verilmezken, onu koruyan bütün mekanizmalar darbına engel olurken sağlık çalışanının korunmaması eşitlik ilkesine de adalet sıfatına da uymamaktadır. Hekimler kişinin ehliyet almasını sakıncalı göremez. Görürse saldırıya uğrayacak ve bunu yapan ceza bile almadan dışarda gezecek tehlike saçmaya devam edecektir. Zira toplumun menfaatini koruması ona tıbben vazife olarak verilmişken, hatta idari yasalarda bu yazılırken onun bunu uygulamasında güvenlik sorunu görmezden gelinmiştir.

Malpraktis Yasası(tıbbi kötü uygulama yasası):  Malpraktis cezalarının üst sınırı belli değildir, ayrıca çıkarılmak istenen yasa hastaya saygısızlığı bile hapis cezası ile öngörmektedir peki bize saygısızlığı bırakın, hergün yapılan ortalama 30-40 darp şiddet saldırılarına neden ceza verilmez? İzahı bile çok paragraf gerektirmektedir.

Özlük Haklarımız: Ek ödeme sistemi finanse edilmediğinden ayrıca iptal olmuş bir sistemdir. 13 yıldır hastanelere yapılan işlem başı ücretlere zam yapılmamış en son yapılan zamda hiçbir kayıp karşılanmamıştır. Hangi meslek fırıncısından, veteriner hekimine kadar bunu tolere edebilir. Mesela fırıncılara bugünün un fiyatıyla un alacak, 13 yıl önce ki satış fiyatınızla satacaksınız dense hangi fırıncı işine devam edebilir. Taksilerde bile gece zammı % 50 iken, gece nöbeti tutan personele mesaisi doldurtulur.

Ayrıca insana verilen maddi değer hayvana verilen değerin altında tutulmaktadır. Buna bir örnek baktığımız hastalar ve gelirimizle ilgili verilebilir. Hasta başı hekimlere duruma göre ortalama maaşları dahil edilince 5-7 TL ücret ödenmektedir. Daha fazla bakarsa bu ücret hasta başı 1-2 TL olmaktadır. Veteriner hekimlerin asgari ücret tarifesi kedi ve köpekler için 130 TL, kontrol için 75 TL’dir. Ancak öyle bir malpraktis yasası çıkarılmaya çalışılır ki, hangi gelirle ödeyeceği bilinmeyen, üst sınırı da çizilmemiş cezalarla karşılaşır. Hatta hapis cezası öngörülür. Şu an çıkmamış olan malpraktis yasasının yerine yapılan uygulama da böyledir.

Sabim veya Cimer üzerinden yapılan uygunsuz hasta şikayetleri ciddi sıkıntı oluşturmaktadır. Bir örnekte günde ortalama 150 civarında hasta bakan bir Dermatoloji uzmanı, aynı gün bir hasta tarafından bana bakılmadı diye yine başka bir hasta tarafından da bu doktor çok döner sermaye almak için hasta bakıyor şeklinde şikayetçi olunmuştur ve hekim her iki hastanın şikayeti için ayrı ayrı savunma vermiştir. 

İdari uygulama hataları yine bizi sıkan uygulamalardır. Bunlar hakkında da Sağlık Bakanlığına özet olarak bildirimimiz olmuştur. Bunlara örnek olarak verem savaş uygulaması örneğini, raporlu hastaya reçete yazımını, hekimlerin hasta bakmak yerine bilgisayar programlarına kayıt girmek için uğraşmalarını, çocuk parası için kişilerin kimlik tespiti maksatlı çocuğunu muayeneye getirmelerini, e-nabız şifresine kadar hekimin vermesinin istenmesini, hiçbir meslekte olmayan kesintisiz 36 saat çalıştırılmasını, Cumhurbaşkanlığı genelgesine rağmen uzman hekimlerin nöbet parası alamamasını, SGK uygulama ve hatalarını,…çok sayıda örnek verebiliriz. Bunun gibi burada sayamayacağımız kadar çok hatalı ve/veya eksik uygulama hekimlere mesleklerini yapmalarını güçleştirip hatta yapılamaz hale getirmektedir.

Üstelik bütün bu yanlış eksik haksız uygulamalar yapılırken hekimler muhatap bile kabul edilmezler. Her şey vakti geldiğinde oldu-bitti ye getirilir. Yanlışı düzeltmek ise doğru sistemi istişare ile kurmaktan zordur ve artık düzeltilmeye de çalışılmaz.

Hekimsen Sendikası olarak, Sağlık Bakanlığımıza gönderdiğimiz dilekçe mahiyetinde mektuba 60 gün içinde verilmesi gereken cevap için, sürenin dolmasını beklediğimizi, bu sürenin sonunda Yönetim Kurulumuzun uygun göreceği sendikal eylemlerin yapılmaya başlanacağını kamuoyuna bildiririz.



 12.11.2020     Hit: 4492

Tüm Haberler